cemreler düşmeye başladı...birincisi havaya,ikinci suya ve üçüncüsü toprağa..bize baharı müjdeleyen gül tomurcukları açtıran...yarın ikinci cemre düşecek...suya...oysa benim cemrelerim tamamladı sırasını.akla,kalbe,cana......:))))))))
Bahar gelmeden havada aşk kokusu var...misss gibi...fakat tamda bu kez ateşinde yanmamak için sakinim baharlara cemrelere inat...sakin,suskun,durgun...:)))))
BEN BİR TILSIMLI AŞK PERİSİYİM
laf ebesi,annesinin bebesi,kardeşinin birtanesi ,sevgilisinin delisi,babasının prensesi,dedesinin lazarisi....çatlakmı çatlak, yerinde duramayan hiperaktif,kızdığında küstah,iyimser,insan seven,bazen kendini uzaylı zanneden......işte ben...:))))
26 Şubat 2011 Cumartesi
6 Aralık 2010 Pazartesi
sözümün bittiği yer....
"Gözlerime aşk ile bakan adamı görünce anladım.Aşkın emek istediğini.Bir ilişkinin asla "MANTIK" süzgeçinden geçemeyeceğini,ne kadar yanlış olursa olsun,nekadar büyük acılar yaşatırsa yaşatsın bu acıların sevgisiz bir adamla yaşanan acılar karşısında canını öylesine yakmadığını, ruhunu kanatmadığını.." demiştim aylar önce...bu nasıl bir fasist daire ise yine geldim başladığım yere...
çok sevdim bunca yıl ve çok sevildim...hatalarımda oldu elbet..fakat birtekinden pişmanlık duymadım..adı aşk ibadeti olan yaşanmışlıklarda herşey mübahtı hayatımda...ve yorulmadan aşk peşinden koştum..ama yorgunum artık...
gözlerime aşk ile bakan adamdır artık kıblem...ve artık tüm ibadetler onun içindir...ve yaşanacak tüm günahlar...
çok sevdim bunca yıl ve çok sevildim...hatalarımda oldu elbet..fakat birtekinden pişmanlık duymadım..adı aşk ibadeti olan yaşanmışlıklarda herşey mübahtı hayatımda...ve yorulmadan aşk peşinden koştum..ama yorgunum artık...
gözlerime aşk ile bakan adamdır artık kıblem...ve artık tüm ibadetler onun içindir...ve yaşanacak tüm günahlar...
5 Aralık 2010 Pazar
Ben okadarda güçlü değilim....
Neden anlamıyorsunuz?Ben yıkılmaz değilim, her derdin, her ağırlığın altından sandığınız gibi kolayca kalkamıyorum....Canımdan daha can olanlar, o ağırlıklarda ezilmesinler diye giriyorum bunca yükün altına, aslında omuz veriyorum ama bir bakıyorum ki üstüme kalmış onca yük...Sandığınız kadar direnç gösteremiyorum aslında hayata.Bunun altından kalkarsın demeyin artık ne olur...İnsanım ama önce kadınım ben!
Sandığınız kadar iddialı değilim aslında, sadece akılsız değilim, sandığınız kadar sert değil kabuğum, sadece kırıldığımda ses çıkmıyor içimden, sandığınız kadar çelikten değil sinirlerim, naifliğimi perdeleyen bir mağrurluk var içimde, sandığınız kadar sevmem hayatla kavgayı, sadece beni koruyacak bir yürek olmadığından, sandığınız kadar delikanlı değil ruhum, sadece dürüst davranıyorum ve sevmekten korkmuyorum....
Erkek gibi kadın değilim be, sadece siz erkek olmayı beceremiyorsunuz!Güçlü kadın sevmez ya sizin millet, kadının gücünden rahatsız olur ya altta kalmak korkusuyla, yada sorun gördümü uzar gidersiniz ya, sorundan kurtulmanın yolu kaçmak ya sizin için... Aslında siz kendi acizinizden kaçıyorsunuz!Alın işte ispat size; madem sizden daha güçlüyüm, neden benim kadar güçlü olmayı denemiyorsunuz?Hani erkektiniz siz?yani neymiş?Erkeklik güç, güçte erkeklik değilmiş....
Belki adam dediğimiz adam olsa, önce kendine, sonra yanındakine sahip çıkmayı bilse ve mertliğin peynir gemisini yürüten laf kalabalığı ile olmadığını anlasa gerek kalmaz benim bu yazdıklarıma...Güçlü değilim aslında, sadece üzüntülerimi, mutsuzluğumu, acılarımı, sabaha kadar yastığıma akıttığım gözyaşlarımı size göstermiyorum.Kimseden medet ummuyorum, kimseye minnet etmiyorum.
Ben değilim erkek gibi kadın olan, sadece bir kadının korunmak, örtünmek, sıcak kalmak için sığındığı, sarmalanmak istediği o paltoyu siz taşımayı beceremiyorsunuz...Anlayacağınız, sorun sizin kalıbınızın adamı olmayışınız...
Ben iktidar sevmiyorum ama fikri dar sevenleride adamdan saymıyorum.....!
Sandığınız kadar iddialı değilim aslında, sadece akılsız değilim, sandığınız kadar sert değil kabuğum, sadece kırıldığımda ses çıkmıyor içimden, sandığınız kadar çelikten değil sinirlerim, naifliğimi perdeleyen bir mağrurluk var içimde, sandığınız kadar sevmem hayatla kavgayı, sadece beni koruyacak bir yürek olmadığından, sandığınız kadar delikanlı değil ruhum, sadece dürüst davranıyorum ve sevmekten korkmuyorum....
Erkek gibi kadın değilim be, sadece siz erkek olmayı beceremiyorsunuz!Güçlü kadın sevmez ya sizin millet, kadının gücünden rahatsız olur ya altta kalmak korkusuyla, yada sorun gördümü uzar gidersiniz ya, sorundan kurtulmanın yolu kaçmak ya sizin için... Aslında siz kendi acizinizden kaçıyorsunuz!Alın işte ispat size; madem sizden daha güçlüyüm, neden benim kadar güçlü olmayı denemiyorsunuz?Hani erkektiniz siz?yani neymiş?Erkeklik güç, güçte erkeklik değilmiş....
Belki adam dediğimiz adam olsa, önce kendine, sonra yanındakine sahip çıkmayı bilse ve mertliğin peynir gemisini yürüten laf kalabalığı ile olmadığını anlasa gerek kalmaz benim bu yazdıklarıma...Güçlü değilim aslında, sadece üzüntülerimi, mutsuzluğumu, acılarımı, sabaha kadar yastığıma akıttığım gözyaşlarımı size göstermiyorum.Kimseden medet ummuyorum, kimseye minnet etmiyorum.
Ben değilim erkek gibi kadın olan, sadece bir kadının korunmak, örtünmek, sıcak kalmak için sığındığı, sarmalanmak istediği o paltoyu siz taşımayı beceremiyorsunuz...Anlayacağınız, sorun sizin kalıbınızın adamı olmayışınız...
Ben iktidar sevmiyorum ama fikri dar sevenleride adamdan saymıyorum.....!
12 Ekim 2010 Salı
Yerli Türk Otomobili ""SAZAN""
Bugün Türk otomobilciliği yeni bir kilometre taşını daha deviriyor.
İlk aşama Devrim otomobilinin bu ülke insanının kafasına “bu ülkede otomobil yapılabilir“ fikrini sokmasıdır. Sonrasında Koç grubu Anadol üretimine geçişi gelir. Anadol bir çok tabuyu yıkan ve en önemlisi pazarın,zamanın çok önünde bir çok gelişmenin altındaki imza olmuştur. Tek kapı birinci jenerasyon, SL , STC 16 , BÖCEK, SW gibi proje aşamalarıyla bir deniz feneridir. Daha sonra Murat 124 ve Renault 12 üretimi için kurulan dev modern fabrikalar devri başlar. Bunları Opel’in Türkiye’de başlattığı montaj operasyonu takip eder ki bunun önemi ne boyunda ne üretim tekniğindedir.Burada kilometre taşı olan bu tesiste güncel modellerin bu ülkede üretilebileceği, kalitesinin Avrupa’dan daha iyi olacağı ve hatta bunların Avrupa’ya satılacağını göstermesi ve modern otomobil ticareti yöneticiliğini başlatmasıdır.Takiben gelen Toyota’da aynı çizgiyi takip etmiş ve Uzakdoğulu Hyundai,Honda gibi firmaların da üretim yatırımına geçmesini sağlamıştır. Tabii bu evrim sanayi olarak sürerken arada özellikle Otomobile aşkla bağlı bazı kişilerde değişik denemeler yapıyordu. Çoğu spor ve özel otomobiller yapmak için yola çıkanlardan sadece Sn.Hasan Yurdakul Maral ismiyle tescil ettirdiği Morgan Replikaları 200 kadar üretip tescil belgesi almaya muvaffak olabilmişti. Arada Bursada Beklen, İzmirde yapılan bazı roadster’lar,Ankarada yapılacağı duyurulan Etox coupe gibi daha çok Halkla ilişkiler aşamasında kalan bazı otomobiller duyduk ama başka da bir ilerleme göremedik. Ta ki bu güne kadar..
İlk aşama Devrim otomobilinin bu ülke insanının kafasına “bu ülkede otomobil yapılabilir“ fikrini sokmasıdır. Sonrasında Koç grubu Anadol üretimine geçişi gelir. Anadol bir çok tabuyu yıkan ve en önemlisi pazarın,zamanın çok önünde bir çok gelişmenin altındaki imza olmuştur. Tek kapı birinci jenerasyon, SL , STC 16 , BÖCEK, SW gibi proje aşamalarıyla bir deniz feneridir. Daha sonra Murat 124 ve Renault 12 üretimi için kurulan dev modern fabrikalar devri başlar. Bunları Opel’in Türkiye’de başlattığı montaj operasyonu takip eder ki bunun önemi ne boyunda ne üretim tekniğindedir.Burada kilometre taşı olan bu tesiste güncel modellerin bu ülkede üretilebileceği, kalitesinin Avrupa’dan daha iyi olacağı ve hatta bunların Avrupa’ya satılacağını göstermesi ve modern otomobil ticareti yöneticiliğini başlatmasıdır.Takiben gelen Toyota’da aynı çizgiyi takip etmiş ve Uzakdoğulu Hyundai,Honda gibi firmaların da üretim yatırımına geçmesini sağlamıştır. Tabii bu evrim sanayi olarak sürerken arada özellikle Otomobile aşkla bağlı bazı kişilerde değişik denemeler yapıyordu. Çoğu spor ve özel otomobiller yapmak için yola çıkanlardan sadece Sn.Hasan Yurdakul Maral ismiyle tescil ettirdiği Morgan Replikaları 200 kadar üretip tescil belgesi almaya muvaffak olabilmişti. Arada Bursada Beklen, İzmirde yapılan bazı roadster’lar,Ankarada yapılacağı duyurulan Etox coupe gibi daha çok Halkla ilişkiler aşamasında kalan bazı otomobiller duyduk ama başka da bir ilerleme göremedik. Ta ki bu güne kadar..
TersanedeOtomobil üretimi..
Otomobilciler arasında uzun süredir fısıltı halinde Anadol projesinde aktif görev almış Dr.Ekber Onuk’un önderliğinde bir “süper otomobil” geliştirildiği konuşuluyordu. Ancak bir çok heyecanlı ve acul projede olduğu gibi bir erken deşifre veya sızıntı yoktu. Türkiye’nin KAAN sınıfı hücumbot ‘larını üreten tersanenin bir bölümünde sessizce bir değil iki değişik otomobil üretilmişti. İkisi de heyecan verici özgün tasarımlara sahip olan otomobillerin birinin ismi ONUK S56. Bunu tipik bir refleksle bir şeye benzetmek istersek Porsche 356 Speedster’ı andırdığını söylemek mümkün. Farklı bir spor otomobil. Otomobilin nostaljik duygulara hitap eden iki kişilik bir roadster olduğunu ve 130 beygir üreten Renault motorlu versiyonunun yaklaşık 35.000 Euro gibi çok makul bir fiyatla piyasaya sürüleceğini müjdeleyebiliriz, çünkü S56 Seri üretim için tüm aşamalardan geçmiş yani bir anlamda gün sayıyor.
SAZAN, Dr.Onuk’un 1996 yılında bir trafik kazasında kaybettiği oğlu ,Uçak ve Uzay Mühendisliği öğrencisi Kaan Onuk’un projesiymiş. Tıpkı Enzo Ferrari’nin erkenden kaybettiği oğlu Alfredino’nun Vittorio Jano ile birlikte geliştirdiği yeni V6 motor ve Yarış otomobili projesi gibi. Enzo Ferrari, bu büyük kayıptan sonra yeni yarış otomobillerine ve sonra çıkan 206GT Otomobillerine sevgili oğullarına evde hitap edildiği gibi “Dino” adını vermiş ve onun imzasını markalaştırmıştı. Ekber Onuk’ta benzer bir karar alarak oğullarının okul arkadaşları arasında lakabı olan SAZAN’ı marka olarak seçmiş ve Kaan’ın el yazısıyla attığı sazan imzasını otomobilin önüne gururla koymuş. Bu otomobil başka bir otomobile benzemiyor. Ön tamponun altındaki hava kanalları nedeniyle McLaren’a veya Modena’ya benzetenler olabilir ama detaylarda asla yakın bile değil. Hele yan ve arkadan neredeyse hiçbir otomobille bezeşmiyor bile diyebiliriz. Enteresan bir hardtop sistemi ile hem Spider hem de coupe olabiliyor. Mid-engine formatındaki otomobilin Prototipi üzerinde Corvette motor kullanılmış ancak üretim aşamasında Nissan gücü kullanılacak. Aracın Power to weight Ratio’su yani ağırlık güç dengesi bugün dünyayı kasıp kavuran bir çok Süper Otomobil’den daha iyi. Veriler şöyle: Boş ağırlık 920 Kilogram planlanan güç 490. Daha ne denilebilir ki? Karbon Kevlar gövdenin tasarımıDemir Sümer ,Gökhan Akış ve Anadol STC 16’nın tasarımcısı Eralp Noyan’dan oluşan bir ekip tarafından yapılmış. Otomobilin en etkileyici olan kısmı yaş ortalaması 30 olan çok genç bir ekip tarafından detaylara harcanan vakit,emek ve aklı ortaya çıkaran tam bir proje örneği olması. Bu Türkiye’nin otomobilcilikte aştığı ve bürokratik engeller aşılıp seri üretimi yapılabilirse ortaya koyduğu, en önemli kilometre taşlarından biri olacak.
4 Ekim 2010 Pazartesi
pervane böcüğü oldum ben..:))))))))))
aklım başımda değil...ayaklarım yere basmıyor....pervane böceği gibi sana uçuyorum inatla...
sevdiğim, sevdiceğim, ruhum...öyle mutluyumki seninle dünya umurumda değil...kainat yıkılmış,kıyamet kopmuş bana ne!...sen varsan heryer güzel bana...
sevdiğim, sevdiceğim, ruhum...öyle mutluyumki seninle dünya umurumda değil...kainat yıkılmış,kıyamet kopmuş bana ne!...sen varsan heryer güzel bana...
29 Eylül 2010 Çarşamba
aklımın iplerini saldım....!
yüksek sadakat - aklımın İplerini saldım | izlesene.com
Aklımın İplerini Saldım
Söz ve Müzik: Kutlu Özmakinacı
Irmaklar denizlerde
Denizler sahillerde durdular
Arayanlar hiçbir yerde
İnananlar dualarda buldular
Kimbilir sen
Benim halimde
Sakinliğimde
Ne buldun?
Bense yorgundum
Kendi kendime sokuldum
Uyuya kaldım
Aklımın iplerini saldım
O giderken bir an durup peşinden baktım
Ne dersin?
Umarım beni affedersin
Ne dersin?
Belki de terk edip gidersin
Gider misin?
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



